Çocukken Yaşanan Olaylar ve Yetişkinlik

Çocukken Yaşanan Olaylar ve Yetişkinlik

İki Kişilik Hayat

Televizyonlarda izlediğiniz terapi hikayelerinin en büyük örneği nedir? Çocukluğa inmek. İnsanlar genelde psikologlar ile dalga geçmek için izlediklerini anlatır. “Babam beni hortumla dövdü.” Denir her seferinde. Çocukken yaşanılan olayların gerçekten bir etkisi vardır. Kimliğimizi belirlemedeki en önemli durak noktası çocukluktur. Bunu çok fazla fark etmesek de bu bir gerçektir. Yaşanılan travmalar, mutlu anlar, hüzünler her biri bir sirkülasyon halinde bizi şu an bulunduğumuz konuma getirmektedir. Bazen yaşanılan durumlar kişiliğimizde bir bozukluğa sebep olmaktadır. Bir çok örnek verilebilir. Fakat bu yazıdaki örneğimiz “Dissosiyatif Kimlik  Bozukluğu”’dur.

Hayatımızda bize birden fazla yön vermeye çalışan kişiler vardır. Ailemiz, eşimiz, arkadaşlarımız vs. Bu yönergeleri kendi içimizden verdiğimizi düşünsenize. Aniden değişen düşünceler içinizde sakladığınız bir sürü iç güdünün farklı kişilikler ile dışa çıkması ile devam ediyor. O anı hatırlamıyorsunuz bile. Bu bozukluğa göre kişinin içinde 2 ile 100 farklı  karakter oluşabildiği söylenmekte. Araştırmalar ve yaşayan bireylerin hikayerleri doğrultusunda bilgilere ulaşılmıştır. Kişilikten kişiliğe geçiş sizin fark etmeyeceğiniz saniyeler içerisinde olabilir. Bir anda sevecen bir kişiden nefret dolu bir kişiliğe ya da 10 yaşında bir çocuğa dönüşebilir karşınızdaki birey. Hatta araştırmalarda her bireyin kendine ait hastalıkların olduğu söylenmektedir. Psikolojinin en araştırması ilginç ve değişik tanılarından biridir. Vakamızı 2 kişilik olarak örnekleyelim.

Bu iki karakter birbirini tanır. Tanırlar fakat kendi yaptıkları durumlardan haberleri yoktur. Birisi iş yaşamında yüksek bir kariyer sahibi olabilir. Diğer karakter ise sanata düşkün, kariyerde gözü olmayan başıboş bir yapıda olabilir. Belirli zaman dilimlerinde bedeni kendisinde tutmak en önemli görevleridir. Zaman kavramında değişiklik olduğu anda çok önemli bir toplantıdan çıkıp sokakta oturup yemek yediği dahi olabilmektedir. İsimleri farklıdır. Birisi X isme sahipken diğeri Y ismine sahiptir. X ve Y’nin arasında savaş olsa da birbirlerini frenleyip kendi kişiliklerinden ödün vermezler. Bir zaman diliminde psikoloğa mutlaka uğraşmışlardır ya da hayat boyu devam ederler. Çünkü kendilerine karşı gelen duruma çözüm aramak isterler. Zaman kavramları kişiliğin kaybolduğu zamanda kalır. Geri döndüklerinde oradan devam ederler.  Aralarında bir savaş var evet. Fakat bu savaşın bir kazananı olmayacaktır. Hayat boyu devam edecek bir döngü ile yaşayacaktır.

Peki bu kimlik bozukluğu neden ve nasıl ortaya çıkar?

Yazımın başında dediğim gibi, çocuklukta yaşanılan travmalar bu kimlik bozukluğunun ana sebebidir.  Çocuk yaşta görülen şiddet, tecavüz ya da yaşanılan ağır kazalar ve üzerinde bırakılan etkiler bu duruma sebebiyet göstermektedir.

Ergenlik öncesi çocuklarda belirtilerin ergenlerden ve erişkinlerden daha az ayırt edici olabileceğinden tanı koyulurken çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Dissosiyatif kimlik bozukluğu tanısı erişkin kadınlarda erişkin erkeklere göre üç ile dokuz kat daha fazla konmaktadır. Çocuklukta kadın-erkek oranı daha eşittir ama veriler çok az bulunmaktadır. Ortalama 15 ya da daha fazla ile kadınlar erkeklerden daha fazla kimliğe sahipken erkek ortalaması yaklaşık 8 kimlikten oluşmaktadır.  

Tanı konma süresi çok uzun süren bir evredir. Kişinin kişiliklerini tanıması kavraması sahiplenmesi ile birlikte ortalama 5 ile 6 yıl boyunca terapi görmesi tedavi altında tutulması gerekmektedir. Her bir kişiliğe ayrı seslenip kendilerine karşı güven duygusunun katılması gerekmektedir. Tek bir kişilik atlanır ya da yok sayılırsa süreç tamamen ortadan kalkabilir.  Bu zaman sarfında bozukluk yavaşlayabilir tek bir karakter ile devam edilebilir. 40’lı yaşlara gelindiğinde tekrarlama durumu olduğu söylenmektedir. Madde kullanımı ya da yaşanılanları hatırlatacak ufak bir görsel dahi her şeyi baştan başlatabilmektedir. Çok ince işlenmesi gereken bir kişilik bozukluğudur.

Diğer psikotik rahatsızlıklar ile birbirine çok benzediğinden dissosiyatif kimlik bozukluğu tanısının gerektiğinden az konulduğuna dair makaleler çokça bulunmaktadır.  Ayırıcı tanıların doğru bilinmesi ve araştırılması çok önemlidir.

Hayatınızın akışı devam ederken aniden, tüm şehrin elektriklerinin kesildiğini iletişimin koptuğunu ve bunu hatırlamadığınızı karanlığın ardından tekrar kaldığınız yerden devam ettiğinizi düşünün. Peki o karanlıkta neler oldu? Neler yaptınız? O anki kimliğiniz size anlatmadıkça bilemeyeceksiniz.

Serhat Ayşen

serhat.aysen@hotmail.com.tr