Yatırımın ön şartı umut...

Yatırımın ön şartı umut...

Piyasada rakamsal olarak bir iyilik hali hakim. Faizler düştü, vadeler uzadı. Konut, otomotiv sektörü kampanya üzerine, kampanya düzenliyor. Lakin faizler düştüğü, vadeler uzadığı , kampanyalar bollaştığı halde, piyasada beklenen canlanma olmuyor (?) sorusuna cevap arıyoruz. Önce kamu bankaları zarar edecek oranlarla konut kredi faizlerini düşürdü ve vadesini 5 yıl daha uzattı. Ardından Merkez Bankası faiz indirdi ve mevduat faizleri de düştü. Sonra FED faiz idirimine gitti. Avrupa Merkez Bankası da mevduat faizlerini düşürdü. Bugün de kamu bankalarımız taşıt kredisi kampanyası ile birkez daha faiz indirdi.

Yapılan indirimler elbette batmak üzere olan firmalara can suyu oldu. Bugünkü indirimle otomotivde de düşen iç talep canlanacaktır, üretime ara vereceği konuşulan otomobil fabrikaları, rekor düşüklükte satış yapan bayiler nefes alacaktır aynı elinde stok konut olup banka borçlarına boğulmuş inşaat şirketleri gibi...

Ancak düşen kredilere rağmen yeni yatırım yapılmıyor sadece iç tüketim canlanıyor ve devamında yeniden ithalat canlanacak sonuç yine yüksek enflasyon olacak. Yüksek enflasyona ilave olarak da; kredilerle bitkisel hayatta yaşama devam eden batık şirketleri ve yüksek miktarda batık kredileri olan bankaları ve ithalatla artıracağımız cari açığı da sırtlanmış olacağız. 

Ekonomik büyüme için düşük faiz yeterli değil. Ekonomik büyüme için yatırım ve üretim şart! Düşük faiz ile büyüme olsa eksi fazilerle yaşayan Avrupa, Japonya hatta Amerika resesyonlarla uğraşmazdı. Türkiye'de 90'lı ve 2000'li senelerde faiz oranları yüksekken de birçok yeni yatırımlar yapıldı. Özetle sermaye, uygun kredi, iş gücü potansiyeli, ihtiyaç, talep vb elbette gerekiyor. Ancak hepsinden önce insanların geleceğe dair hayal kurması, plan yapması, hayalini gerçekleştirmek için harekete geçmesi için; gelecekten umudu olması gerekiyor...

Seçkin Erbil

seckinerbil@msn.com