Bursa'nın Gür Sesi; Gököz

Bursa'nın Gür Sesi; Gököz

Metropol hayatının, insanın ruh ufkunu sınırlayan karmaşası yanında, doğanın hür kanatları altında hep bir sonsuzluk hissi ışıldıyor. Bu yüzdendir ki, tabiatın toprak bezeli bedeninde attığımız her bir adım bizi dinginleştiriyor, özümüze biraz daha yaklaştırıyor. 

Bu hafta Bursa’nın en eski yörük köylerinden biri, Keles’in temiz yüzü Gököz'deyiz. Bursa merkeze 57 km'den yer alan bu küçük köy, Bursa’nın göğe yükselen ruhu Uludağ'ın güneyinde hakim bir tepeye konumlanmış. Köyün girişinde beni Türk sanat müziğinin nadide seslerinden birinin hatırası karşılıyor; köy halkının hemşehri olmaktan gurur duyduğu, ona dair anıların capcanlı anlatıldığı, köyün mevlidhanı, Türkiye'nin sanat harikası Müzeyyen Senar. Bu güçlü sesin doğduğu, çocukluk neşesini bıraktığı Gököz, semasında onun nağmelerinin bulutlandığı, sokaklarından taş taş cilvesinin toplandığı hatıralar köyüdür. Arnavut kaldırımı döşeli, erik gölgesinde asude sokakları, bereketin rengiyle hayat dolu toprağı, dağın pınarlarından doğup lüle lüle yayılan canfezâ suları, kışın düşleyip yazın meyveye duran elması, kirazı ,çileği ile Gököz, denizden 1000 metre gurbette sefa sürüyor. Osmanlı’nın henüz beylik döneminde konar göçer yörükleri, sahip olduğu güzellikler ile cezbesinde meftun eden, göğe uzanmış duruşuyla hayrete düşüren, Uludağ’ın katmerli albenisiyle eğleşen bu köy, 2013 yılında National Geografy dergisi tarafından “Türkiye’nin en romantik 10 köy rotası”ndan biri şeçilmiş.  Ahşabın ve kerpicin türküsüyle hayat bulan evleri, cumbasında asılı kalmış sohbetleri, yamaçlarında sere serpe yayılmış göç hikayeleri ile bu unvanı fazlasıyla hak ediyor. 

Köyden 1 km uzaklıkta Maramşa( Maremşah) yaylası ise, Gököz'ün nazar boncuğu. Rivayete göre; Türkmen beylerinden Muharrem Alp, beraberindeki yiğitlerle bu bölgeye geldiğinde havasına, suyuna ve manzarasına vurulur. Köyün ileri gelenleri bu alperenleri karşılamak için yaylaya çıkar. Muharrem Alp'in yanına vardıklarında “Hoş geldiniz Şahım!” diye iltifat ederler. Bu söz beyin hoşuna gider ve “Yaylağın adı var mıdır?” diye sual eder. Yoktur, cevabını alınca, “Öyleyse bundan gayrı buraya Muharremşah densin.” diye salık verir. Bu isim zamanla önce Maremşah'a ardından Maramşa'ya evrilir.  Bugün de bu adla anılmaktadır. Geniş otlakları, besili hayvanları, dağın soluğu havası, gök aynası sularıyla gölü, çepeçevre şefkat emaresi ormanları ile bu yayla ömre ömür, ruha şenlik katıyor. Delice ve Gököz köylerinin ortak kullanım alanı olan Maramşa, üzerine kurulan tesis ile gelen misafirlerini ağırlamak için her türlü imkanı sunuyor. İster gölün sakin sularında kayıkla açılıp balık avlayabilir, ister göl çevresinde atv turu yapabilir, isterseniz de atla yaylayı keşfe çıkabilirsiniz. Günübirlik yürüyüş rotaları ve Uludağ manzaralı kamp alanı ile de doğa severlerin  tercih ettiği bir lokasyon. Ancak Bursa futbol kulüplerinin kamp yapabilmesi için yaylaya tesisler kurulacağı söylentisi hem köy sakinlerini hem de buranın doğasını tercih edip ziyaret edenleri telaşlandırmış. Vakit varken, henüz bozulmamışken gelip bu güzelliği saf haliyle görmenizi tavsiye ederim.

El değmemiş, hikmet-i hûda süsünü bozmamış, iklimini doyasıya yaşamış, ayazında üşüyüp baharında ışımış, tertemiz suyunda hayatı taşımış, tohumunda ağacın hayaliyle umutlanmış, doruklarda yalnızken dimdik kalmış, düzünde toprak olup bereket saçmış doğa, şimdi bunca latif ve şirin haline aldırmadan bize ev sahipliği yapıyor. Peki ya biz! Misafirliğimizin farkında mıyız? Varlığımıza edilen hürmete karşılık ne yaptık, ne yapıyoruz? Tabiatımızda var olan; vardığımız,mesken tuttuğumuz yeri şekillendirme hevesi artık evimizden, sokağımızdan, şehrimizden taşıyor. Ulaşabildiğimiz her bakir nokta ifşa edilip hizmete zorlanıyor. Oysa kültürümüzde geçer akçe olan yok etmek, zarar vermek değil; muhafaza etmektir.

Bu yolculukta yanımda olan Ova Servis Taşımacılık firmasına teşekkür ederim. 

Doğayla dost olun, takipte kalın!
@arifkevenoglu