Yunan Adalarında ve Atina'da 4 Gün
Yunan Adalarında ve Atina'da 4 Gün
Yunan Adalarında ve Atina'da 4 Gün

Yunan Adalarında ve Atina'da 4 Gün

İlk gemi seyahatimi sizinle paylaşmak istiyorum mutlaka aranızda benim gibi Titanic'ten etkilenen ve bunu bir film olmaktan çıkarıp korku haline dönüştüren kişiler vardır.2019'un son tatilini eşimle birikte yunan adalarına giderek noktalamak istedik ve ETS'nin kapısını çaldık.Benim tavsiyem kesinlikle internetten rezervazyon yaptırmayın nedeni; yukarıda bahsettiğim gibi benim bu seyahatime öncü olan Ets danışmanıdır.bilmek istediğim ne varsa kendisine sordum sizlere de o sorulardan bi kaç tanesini paylaşayım.

1-Gemide doktor var mı, sağlık ekipmanları yeterli mi?
2-Gemi sallanır mı ?
3-İnternet varmı, ücretli mi?
4-Vize gerekli mi?
5-Personel yeterli mi? 

Yukarıda sorduğum sorulara  aldığım cevaplar beni ikna etti ve gerekli evrakları tamamladıktan sonra Bursa'dan  Çeşme Limanına doğru yola koyulduk.Sabah 11 gibi valizlerimizi gümrüğe teslim ettik,13:00 da pasaporttan geçerek gemiye bindik.İlk heyecanımı atlatmaya çalışırken gemide çoğunluğun 40 yaş üzeri  olduğunu görmek beni mutlu etti geminin kalkmasını beklerken etraftan gelen çay kokusu ve sohbet beni daha da rahatlattı.

Saat 2 gibi Çeşme Limanından ayrıldık yaklaşık bir saat sonra  çeşitli gruplara ayrılıp can yeleklerimizi alıp tatbikatı gerçekleştirdik.6 saat süren yolculuktan sonra akşam 8 gibi ilk durağımız 'Syros'a geldik. 

-SYROS-

Akşam gelmemize rağmen syros'un o muazzam görüntüsü zerafeti beni derinden etkiledi.. Limandan çıktığımız andan itibaren mermer döşeli sokalar, insanların birbirlerine olan saygıları, trafiği olan ama asla kimsenin bu kurallara aykırı davranmadığı, tek bir korna sesi dahi duymadığım, sokaklarında özgürce dolaşabildiğim ve tek bir güvenlik  görevlisine dahi rastlamadığım tarihini hala yaşayan ve koruyan görülesi bir yer.

Gece 3 gibi Syros limanından ayrılıp Mykonos'a doğru yola devam ettik. Uyandığınız  da pencerenizden masmavi sularda olduğunuzu bilmek benim gibi bu seyahatlerden içten içe ürken biri için bile paha biçilmez güzellikte bir duyguydu. Kahvaltımızı yapıp hemen Mykonos maceramıza başladık. Gemi Mykonosun biraz uzağında ki bir limanda olduğundan biz Ets'nin otobüsleri ile merkeze ulaştık.

-MYKONOS-

Mykonos için herhalde hepiniz aynı şeyleri gitmeden görmeden de duymuşsunuzdur.Sokaklarına adım attığınız andan itibaren lüx mağazalar, size merhaba diyor. Orjinalleri bir çok ülkenin belli başlı, seçilmiş şehirlerinde olan markalar Mykonos okalarında baktığınız her yerdeler. Değirmenleri, rüzgarı, dondurması, Bodrum'u andıran masmavi evleri, bilinen özellikleri. Akşam için balık ve ouzo tercih ettik, bizim ülkede olduğu gibi saatlerce yemek masasında oturamıyorsun. Sohbetini ederken yemeğini yiyor ve kalkıyorsun (ilginç gelmişti). Sırada bekleyen o kadar çok insan vardı ki şaşırmamak elde değil... Estetiksiz kadınlara sıradan bakıldığı Mykonos maceramızı o labirent sokaklarında kaybolarak tamamladık. Unutmadan, bir akşam yemeği için 175€ verdik hazırlıklı gidin.

-SANTORINI-

Mykonos maceramızdan sonra rotamız Santorini idi. Gece  yol aldıktan sonra sabahın ilk ışıkları ve denizin sesi ile Santorını karşımızdaydı. Gemi demir attıktan sonra tekneler ile adaya ulaştık. Adaya gitmenin 3 yolu var;
1- 600 merdiven çıkmak,
2- eşek kiralamak,
3- teleferik 
Biz teleferiği  tercih ettik, korkmamak elde değil ama aynı anda gördüğün o muhteşem görüntü hafızana kazılıyor resmen. Gemiden transfer olurken volkan külleri ve lavları ile kaplı olan adaya baktığında tepesine kar yağmış gibi görünen bembeyaz evler kiliseler daha görmeden sizi heycanlandırmaya yetiyor.Evler öyle güzel yerleştirilmiş ki hiç biri diğerinin manzarasını engellemiyor. Burda da sizi hediyelik eşya satan dükkanlar,mağazalar,kuyumcular ve pek çok deniz manzaralı  cafeler ve restoranlar karşılıyor. 11 km uzaktaki 'OİA' kasabası en az Santorini kadar etkileyici ve beyaza boyanmış merdivenleri ve her yerde renki kutulardaki sardunyaları ile  müthiş bir görsel şölen sunuyor. Gün batımını en güzel izleyebileceğiniz yerlerden biri. Bu yüzden gün batımı saatlerinde bırakın cafe ve restaurantları ayakta durabilecek yer bulmak bile çok zor. Mykonos sonrası bu dinginlik insanın ruhuna da iyi geliyor. Gün sonunda sizi uğurlayan birilerini görmek ayrı keyifti. Harika anılar ile buradan ayrılma vakti geldi ve bir sonra ki durağımız için yola koyulduk. Yine gözlerimi başka bi limanda açmanın mutluluğu ile uyandığımda kendimi 'PİRE'de buldum.

-PİRE-

Antik Yunan ana limanı haline gelmiş ve Avrupa'nın en büyük yolcu limanı olarakta kullanılmakta. Kent tiyatrosu, şehir surları, 
Zeas limanı, barış ve arkadaşlık stadyumu gibi bir çok ziyaret edilecek yeri bulunmakta. Limandan ayrıldıktan sonra üstü 
açık otobüslerle Atina'ya doğru şehir gezimiz başladı.

-ATİNA-

Avrupa'nın en eski şehri olan Atina tanrıların, tanrıçaların, tapınakalrın, başarılı atletlerin hikayeleri ile geniş bir tarihe sahip. Şehir turunu yaptıktan sonra ilk durağımız 'AKROPOLİS' oldu.Bura da yüzlerce otobüs ile neredeyse 10 dk da bir turist kafilesi geliyor. bizans anıtlarına ve kilislere ev sahipliği yapıyor.Yunan heykel sanatının en iyi örneklerini de görmek mümkün.
-Partenon
-Akropolis müzesi
-Plaka
-Olimpus Zeus Tapınağı
-Sintagma Meydanı
-Atina Agorası
-Ulusal Arkeoloji Müzesi
-Monastiraki
-Erehteyon
-Likavittos
-Parlamento Binası ve daha yazamadığım bir çok yer.

4 günlük harika gezimin en kısa özetiydi paylaştıklarım  umarım sizlerde bu geziye dahil olacak zamanı ve imkanı bulursunuz.
Pişman olmayacağınızdan eminim.

Gökçen Ezer Erbil