Alıyorum Demirimi Artık

Alıyorum Demirimi Artık

Poseidon gibi hırs küpü oldum artık, kendi Atlantisimi yıkmak üzereyim hırsımdan. Dünyanın en mükemmel şehri be kardeşim, hem bunu inşaa etmek istiyorsun hem de yıkılmasına sebep oluyorsun. Hırs demek ki kötü bir şey, boşuna dememiş gene atalarımız “ keskin sirke, küpüne zarar “ 

Bir şeyi yapma isteği, bir amaca ulaşmak. Bu uğurda feda edilecek ne olabilir ki.  Bir düşünün, mal, mülk? Bunlar zaten gelip geçici. Ya BİZ… kendi hayatından vazgeçebilir misin? Ne olabilir ki bu uğur? Nasıl bir amaçtır bu? Yaşamınızdan feda edilecek o kadar değerli şeyler var ki. Silkelen ve kendine gel? Sakin ol şampiyon! Başarabilirsin. Tamam feda ettin. Şimdi ne olacak? Elinde avucunda ne var? 3 tane avuç içi çizgisi değil mi ?… en uzunu bak, Hayat çizgisi derler, evet evet iyi bak ve düşün. Ne kadar uzun acaba o çizgi… gördün mü? hala yaşıyorsun. Hayattasın, Kendi Atlantisin de, kendi hayatında. Yıkma, yakma Dünyanın en mükemmel şehrini. Elinin altında çünkü yapabileceğin herşey. Güç içinde, güç elinde. Kimi istiyorsan koy o şehrin içine ve kimi istiyorsan it elinin tersiyle. Ne istiyorsan yap bu şehirde, nasıl bir yaşam sürmek istiyorsan sür. Bir amacın olmasın, birden fazla olsun anasını satayım. Elbet bu amaçlardan birine ulaşacaksın çünkü HERŞEY ELİNDE. 

Mavi koy içine, bolca Mavi. Gözünün alabildiğince mavi olsun her yer. Yeşili de unutma elbette, mavinin en yakın dostu, birleştir maviyle yeşili, birleştir deniz ile doğayı, Turkuaz olsun. Arasına biraz bej hatta beyaz ekle, Hades’ ten yeraltının en güzel kayalarını, kumlarını iste. Atlantisi inşaa ediyorsun, kendi Atlantisini. Kuşları, balıkları koy, sabahın serinliğini ser üstüne, akşamın sessizliğini, ay’ı, güneşi koy. Ağaçları koy ki gölgen olsun. Dağları, tepeleri koy, sıkıldığında alıp başını gidebilesin. Ama dağlardan yine maviyi gör. En büyük sevigi’ yi koyma, yada unutulmaz aşkları. Tartarak koy bunları, biraz ondan biraz bundan. Karşılıksız sevgiyi boşver, sevdimi adam gibi seveni koy. Çınarlı, kubbeli o mavi limanı koymayı sakın unutma. Yorgunluk olsun biraz üzerinde, ellerinde halatları çekmenin şehveti. Acı? Evet acıyı da koymak zorundasın. Her acı insanı biraz daha dağlar. Biraz daha olgunlaştırır, tecrübelendirir. En sevdiğin mevsimi de koy sarı sonbahar. Zulaya birkaç şişe yakut at, lodosta iyi gider. Birde Deniz Kızı olsun, yolunu gösteren. Hep onun peşinden git. Vira bismillah! Vira Demir! Alıyorum Demirimi Artık bu sefil hayattan. Binaların arasına hapsolmuş yaşamdan. Egolarını tatmin edememiş çıkarcı insanların diyarından. Pupa Yelken önce Kuzey ege, oradan aşağıya sal kendini maviye. Baktın turkuaz koyver demiri. Güneş batmış, gök lacivert-kırmızı henüz ortada yok kutupyıldızı, bırak son solugan dalgada yaslansın tekneye, demir otursun iyice yerine. Parlatalım buzu beyazın içinde, ulan balık olsak ne fayda bu şişenin içinde. 

Hayatınız Mutlu, Yelkenleriniz Dolu, Pruvanız Neta olsun…
Sevgiyle kalın...

Yazar Emre Özgen