YOL HİKAYELERİ-(YALNIZLIK)

YOL HİKAYELERİ-(YALNIZLIK)

Yalnızlık bütün sesleri değiştirir, diyor Nietzche.  Metropol kalabalığında kendini duyamamaktan, bulamamaktan bu yüzden de kendinden habersiz olmaktan, sesi çıksa da susmaya mahkum edilip sürüden ayrılamamaktan bahsetmiyor.  Anlatmak istediği, tek başınalık, kendiyle kaliteli zaman geçirebilmek, etrafına ve olanlara aşina olmak, yeniyle tanış olabilmek, keşfedecek cesareti bulmak. Yolu, rutinin güvenli ve sıcak koynuna tercih edebilecek aydınlık zihinlere sesleniyor. 

İnsan dünyaya şahit olmak için gelmiştir. Bu bize verilmiş çok büyük bir sorumluluk. Çünkü şahit olmak aynı zamanda dahil olmaktır. Kayıtsız kalmamak, anlamlandırmak,yorumlamak, bilinçli olmaktır. Bu ise kendimizi keşfetmekle olabilecek bir haslet. Kendimizi tanımlayamadan dışa dönük olmamız mümkün değil. Bir yazarın, “ her yolculuk aslında kendi içimize doğru çıktığımız bir maceradır.” sözünü hatırlıyorum. Özümüze doğru yapacağımız bir seyahat sizce de heyecan verici olmaz mı? Kendimizi tanımak istiyor muyuz peki? Buna yeterince gücümüz ve zamanımız var mı? Hangi şartlarda test etmeliyiz kendimizi? Tüm bu soruların cevabını bulduracak yöntem belli; yolculuk!

Kabuklu canlılar olmasak da sığınacak nice kabuklar üretmeyi başardık kendimize. Bazılarını öyle sağlamlaştırdık ki, kırmak gerektiğinde vazgeçtik. Kendi yaptığımıza yine kendimiz biat ettik. Tıpkı para gibi. Nihayetinde onu biz icat edip sonunda esiri olmadık mı? 
Oysa içimizde dolu dizgin vahşi bir renk var. İlk atamızdan başlayarak var oluş mücadelemizde yılmamamızı sağlayan bir süper güç. Uyuyakalmış taşkın bir nehir. Şimdiyse çevremizi saran onca toplumsal kavram bu muazzam kuvveti karanlık vadilerin kuytusuna fırlatıp atmış. Yüreğimiz düğümlü bu yüzden. “Cesareti, Yalnızlığı, Özü” sözlükten biliyor ama hissedebiliyoruz. Zamanımız kırışık, mekanlarımız tek boyutlu, davranışlarımız otomatik.

Bir gün, bir testi dolum zamanında, başımızı her zaman olması gerekenden tersine çevirebilir, gözlerimizi karanlığın gözlerine sabitleyebilirsek eğer; yalnızlığı yoldaş bilip, cesareti kuşanıp yola çıkabilirsek eğer; özümüzü kendimize iade edebilirsek eğer; bizi bizden eden ne varsa çözülmüş bir yumak iplik gibi kurtulabilirsek  eğer; rehberimiz hayat, hedefimiz yaşamak olursa eğer asıl yolculuk o zaman başlayacak. Ve bir kere rüzgarı yüzümüzde hissedince artık geri dönüşü olmayacak. 

Kendini bulacağı yolculuğa çıkanlara, yolda olup özünü fark edenlere ve dahi kendini bulmuş, bilmiş, tanımış olanlara selâm olsun.

                                                                        Arif Kevenoğlu