Suyun Hükmettiği Toprak; Karacabey Longoz

Suyun Hükmettiği Toprak; Karacabey Longoz

Yaşamak ile hayatta olmak arasında bariz uçurumlar var. Nefes almak, temel ihtiyaçları giderebilmek hayatta olduğumuzun kanıtı olabilir belki ama yaşamak için fark etmek gerek. Farkındalığımızı yükseltmenin bir yolu da tabiatla bütünleşmek. Yenilenmenin, var oluşun, değişimin, mucizenin özü orada saklı. Hayatı yaşayabilen, bilinçli bireyler doğayla bir olabilenlerdir. 

Bu hafta su sultanlığının topraklarında, doğanın el değmemiş en masum yüzünde,Karacabey Longoz'dayız. Bilal Beki ve Coşkun Dere yârenlerimle heyecanını günler öncesinden duyduğumuz bir rotaya doğru, henüz gün taze aydınlığında mahmur uyanmaya çalışırken, çıkıyoruz yola. Bursa’nın 85 km'lik gurbeti var su diyarına. Sohbeti su, rüyası su, hayali su o coğrafyanın. Şehrin beton grisi sesi, orada suyun rengarenk şarkısına yükselir. 

Eteğine dizilmiş Seyren, Hayırlar, Bayramdere, Yeniköy onun bereketiyle yüzlerce yıldır ışıl ışıl parlamış. Yolun sağ yanağında gümüş bir zülüf misali akan nehrin sakinliği ile Bayramdere'nin yeşil dünyasına dalıyoruz. Dağın sık, kıvırcık ormanı ile ovanın bolluğu yöreyi kendi ritmine uydurup akort etmiş. Burada longoza girebileceğiniz yolu gösteren tabela küçük boyuyla ürkek ve çekingen kaldığından dikkatsiz nazarlardan kaçabilir. Biz aracımızı Yeniköy girişine doğru sürüyoruz. Sol yanımıza Dalyan gölünü alıp parke döşeli yola sapınca, longozun üzeri bölgede hayat süren hayvanların figürleriyle bezeli takı karşılıyor bizi. Mucizeler diyarının eşiğindeyiz şimdi. 

Susurluk ırmağının Marmara'ya duyduğu hasretle kavurduğu suları, bünyesine karışan alüvyonları sürükleyerek denizle buluştuğu noktaya bir set örer. Denize vurgundur ama toprağına da tutkundur. Bu yüzden bir yanını denize bir yanını ormana bırakır. Gören ormanı su basmış zanneder ancak aslında olan ırmağın baba ocağına özlemidir. Bu nedenledir ki su,hükümdarıdır bu deltanın. Çiçeğe vaktini, çimene hülyasını, ağaca cüssesini, kuşa yuvasını, yılana zehrini, böceğe yolunu, insana hayreti bildiren hep su. 

Kara balçık toprağı göğün aynası olup kaplayan, asırlık dişbudağı, söğüdü, kızılağacı kökünden yaprağına can olup dolaşan da hep o. Bu yüzdendir ki, suya kavuşmuş halleriyle bu orman üstü başı çocuk, güleç yüzlü ve zindedir. 
Karacabey Longoz'u Türkiye’deki dört su basar ormanından, kapladığı alan itibariyle en büyüğüdür. Ama asıl cezbedici tarafı, türdaşları içinde en bakir olanı olmasındadır. Bu özelliği sadece doğa tutkunlarını değil 250’ye yakın kuş türünü, dizgin bilmez hür yıllıkları, sazlıklar arasında emin ve huzurlu yaşayan balıkları da mest eder. İnce derileri nedeniyle sıcağın hiddetinden suyun şefkatine sığınan mandalar için ise burası, kutsal topraklardır. Bahar aylarında tahtına kurulan sultan, Kocasu deltasında ayak basmadık yer bırakmazken saltanatının varlığını, bedenini nilüfer çiçekleriyle süsleyerek kutlamayı da ihmal etmiyor. Ezeli rakibi güneş, en gaddar silahıyla saldırıp bir bir topraklarını işgal edince de çekildiği her bir parçaya Karabaş otlarını bırakır. Mor renkleriyle sultanına sadakatini yeni baharlarda buluşmak niyetiyle cümle aleme âşikar eder ki, siz onu lavanta diye bilirsiniz.

Longozun içerisinde inşa edilmiş olan iki katlı gözlem kulesinden zarif kuğuların, ağzında torbası pekilanların, alaca leyleklerin, nezaket pembesi flamingoların raksını izleyebilirsiniz. 

Orhan Bey'in alplerinden Emir Karaca Ali'den beri Türk ve Müslüman halkın iltifatına mazhar olan delta, asırlardır Türkmen torunlarını koynunda beslemeye devam ediyor. Birlikte aşılan zamanın bir nişanesi olarak geçen yıl 600 yaşında bir çınar ağacının varlığı Karacabey Belediyesi tarafından keşfedilip anıt ağaç statüsüne alındı. 
Karacabey'e gelip longozu ziyaret edecek doğa severler Yeniköy ve Bayramdere girişlerinden bu eşsiz güzellikteki coğrafyaya ulaşabilirler.Gönül çelen yüzündeki perçemi kaldırıp bizleri hânesine kabul etme yüceliğini gösteren topraklara ayak basarken içinizde sadece saygı ve merak olsun zira,üzerinizden hayret hırkasını hiç çıkarmayacaksınız. 

Doğanın körpe ruhundan payımıza düşecek hisse, yaşamanın hazzını tatmamıza vesile olacak. Anlık telaşlar, gelip geçen mutlulukların yerine, yaratılışın hikmetine vâkıf olabileceğimiz tabiatı yerleştirmek bizleri hayata karşı daha bilge ve mesut edecektir.

Yolculuk boyunca desteklerini esirgemeyen BGU TURİZM’E; OVA SERVİS’E  teşekkür ediyorum.
Doğayla dost olun, takipte kalın. 
Arif Kevenoğlu
@arifievenoglu