Mış Gibi Yaşamak

Mış Gibi Yaşamak

Merdivenleri yalpalaya yalpalaya çıkmak gibi bazı hayatlar .Mış gibi sevmek, mış gibi işe gitmek, mış gibi arkadaşlıklar...

Birilerinin alıntısıyla hayatıma devam ediyordum. Kıyafetlerimin  teker teker giyiyor ve aynanın karşısına geçip, hımm güzel oldu, diyor kendimi seyrediyordum. Kişilere göre kıyafet, kişilere göre karakter, kişilere serzeniş. Etraf kalabalık, zihnim ise bulanık. Onaylanma duygusu her zaman hazırda beklerken, sevilme arzusu da pusuda bekliyor. Ne zaman onaylansam, ne zaman alkışlansam o zaman mutlu hissediyordum. Anlık mutluluklar yüzümü gülümsetirken, içimde eriyen  özün farkında olmadan yola devam ediyor, altta yatan korkularımı sorgulamadan karanlık öfkemi hissediyordum. Korku, öfke ,arzu, hırs her şeyi tekrarlamama neden oluyor ve olup biteni anlayamıyordum. Umudumla bir döngüler de  devam ediyor,   insanlar değişiyor, olaylar değişmiyordu.

Neden ben..? Kendimize birçok kez sorduğumuz sorulardan bir tanesi, Neden ben..?

Bedenime bakıyorum. Geçmişe dönüyorum, küçücük bir kız çocuğu. Toplum ,ebeveynler, kültür, din, öğretmenler, arkadaşlıklar, hepsinden bir parça ekleyip ortaya çıkana “BEN” diyor,kendimi sahneye atıyordum. Gün geçtikçe kyafetlerimin renkleri çoğalıyor, tarzları değişiyor ve şekilleniyordu. Nasıl mı ? Ben olmayan bir benle... Renkler beni cezbetse de yerini karmaşaya bırakıyordu. Her geçen gün yüküm ağırlaşıyordu ama vazgeçemiyordum. Hepsi bedenime yapışmış, çıkarmakta zorlanıyordum. Seçimlerim, isteklerim  ben olmayan bir benle  şekilleniyordu. Bunun yanında öfkemi de, hırsımı da yanında getiriyor, sonrasında ise bağımlı olmaya devam ediyordum. Büyüyene kadar fiziksel olarak bir değişim. Peki zihinsel olarak değişim? İstekler arzular o da değişiyordu. Güzelliğine tutunursun,  bir anda beklenmedik bir şey olur, yüzün yanar güzellik biter. Sağlığına tutunursun, bir bakarsın ki hastalık seni sarmalar, parana tutunursun iflas edersin. Gencim dersin bir gün yaşlanırsın. O zaman neden buradayız, ben ne yapıyorum, hayatımın amacı ne diye kendini sorgulamaya başlarsın.

Kendi özünü bulmadığın sürece ne o kıyafet seni mutlu edecek, ne de o insan. Tutundukların sana arkasını dönerken bir kez daha takılıp düşeceksin .Pes etmeyecek ve devam edeceksin. Kariyer diye peşinden koşturacak o zaman mutlu olacağım diyeceksin, olmayacak. Arabam olsun o zaman mutlu olacağım diyeceksin, olmayacaksın. Şu parayı kazansam o zaman tamam diyeceksin, o da olmayacak. Mutluluğu bir şeylere bağlarken  hırsın, öfken peşini bırakmayacak. Sosyal medyada kim nereye gitti, ne aldı  diye merak edecek, ama kendin bir köşede sıkışıp kalacaksın.                
Peki hayat bu mu ?
Dışarıya özenti, içinde öfke ... Güzel olma çabası ile yap boz suratlar... Sosyal medya için yapılan kahvaltılar, gidilen yerler mi ? 
Yoksa; doğada yürümek, yaprakların düşüşüne şahit olmak ... Beklentin olmadan yaşamak... Kendini sevmek ve kendine zaman ayırmak mı ? Tercih senin ..!

“Basit yaşa ki başkaları da var olabilsin.” Gandhi
@ozlemkulyoga